AİLE TUTUMLARI

ELİFCAN ÖZTÜRK ( Uzman Psikolog / Psikoterapist )



Çocuğun gelişimi, anne ve babanın çocuğu yetiştirme tutumları ile yakından ilişkilidir. Çocuğun, kişilik gelişimi her ne kadar yaşamı boyunca sürse de çocukluk döneminde yaşadıkları kişilik gelişimini biçimlendirmektedir.

Anne-baba-çocuk arasındaki ilişki biçimi, özellikle anne-babanın çocuğu ile kurduğu ilişkideki tutumu kişilik gelişiminin temel belirleyicisidir. Bu tutumlar ise daha çok anne babanın kendilerini ve çocuklarını nasıl algıladıklarıyla bağlantılıdır. Yani çocuklarına bakış açıları, davranışlarını doğrudan etkilemektedir.

Çocuklarının bitmek tükenmek bilmeyen istekleri karşısında bazı aileler fazlasıyla otoriter ve kuralcı olurken bazıları ise fazlasıyla hoşgörülü olabilirler. Yine bazı aileler aşırı koruyucu bir tutum sergilerler.

Aile tutumları 5 temel gruba ayrılır:

1.​ Baskıcı Tutum / Otoriter Tutum

Bu tip anne-babalar, çocuklarını belirli bir ideal peşinde ve belirli kalıplar içinde, adeta küçük bir yetişkin yapma çabasıyla yetiştirmeye çalışırlar. Çocuktan itaat beklerler ve bütün kontrol onlardadır. Çoğunlukla anlayışsız, hoşgörüsüz, katı ve baskıcı bir tutum içindedirler. "Zor yoluyla denetleme" ya da "Sevgiyi esirgeyerek denetleme" ile çocuğun davranışları kontrol edilir. Çocuğa pek çok kural koyarlar, fakat bu kuralların ve yapılmadığı takdirde cezanın nedenlerini açık bir şekilde belirtmezler. Aynı şekilde çocuğa çoğu davranışından sonra, istenen davranışını pekiştirmek için maddi ödüller vermek de bu kategoridedir. İkisinde de verilen mesaj; gerçek sevgi olmaya bir ilgidir. Bu, çocuğun kendine olan güvenini ortadan kaldıran, onun kişiliğini hiçe sayan bir tutumdur. Otoriter bir aile ortamında yetişen çocuklar genellikle; anne-babanın kurallarını yerine getirme çabasına odaklı olduklarından kendilerini ifade edemezler, özgüvenleri hemen hemen yok gibidir. Stresli ve tedirgindirler. Sessiz, çekingen başkalarının etkisinde kolayca kalabilen çocuklar olabileceği gibi sürekli eleştirildikleri için de aşağılık duygusu geliştirebilirler ve aşağılık duygusu içindeki bu çocuklarda saldırgan davranışlar ortaya çıkabilir. Evde, anne-babalarında gördükleri olumsuz tutumları okulda arkadaşlarına uygulamaya çalışırlar. ‘Akran zorbalığı’ bu tip durumlarda sıkça görülmektedir. Belki de en kötü sonucu; çocuk ile anne babanın arasındaki iletişimin azalması ve ilişkinin kopma noktasına gelmesidir. Bu durumu gören ve çocuğuyla anlaşmanın farklı yollarını arayan anne babaların, araştırmalar sonucu ikinci seçenek olarak tavizkar tutumu tercih ettikleri ortaya çıkmıştır.

2.​ Tavizkar tutum

Bu tutumu benimseyen anne-babalar çocuğun her istediğini yaparlar. Aile içinde çocuğun hakları sınırsızdır. Çocuğun nerede duracağı belirlenmemiştir. Kuralları uygulama ve denetleme düzensizdir. Çocuğun başına buyruk yetişmesi, istediği gibi davranması hali söz konusudur. Bu tutuma göre çocuk yetiştirilen ailelerde; çocuk aileyi yönetir, onun istekleri olur, anne-baba üzerinde baskı-güç uygular, anne-baba çocuğun egemenliğine boyun eğmiştir. Bu, çocuğun sosyalleşmesini olumsuz yönde etkiler, bu şekilde büyüyen çocuk, doyumsuz olacak ve ileride aile dışında kendi sosyal yaşamı içinde de aileden gördüğü, alıştığı şeyleri bekleyecek, bulamadığında hayal kırıklığı yaşayacak, isteklerini almak için karşısındakine baskı-güç uyguladığında da ilişki sorunları, dışlanma yaşayacaktır. Bu tip çocuklar genelde; gururlu, kibirli, kendini beğenen kişilik özelliği sergilerler. Sabırsız, sorumsuz, bencil, çabuk darılan ve her an dilediğinin yapılmasını bekleyen çocuklardır. Başkalarının haklarına saygı duymazlar. Tavizkar tutum kullanan anne babalar bir süre sonra kendini güçsüz ve yetersiz hisseder. Sonrasında ise çocuğa öfke biriktirmeye başlayabilirler.

3.​ İlgisiz / Duyarsız Tutum

 

Çocuğa karşı denetim, çocuğun ilgi ve gereksinimlerine verilen tepki çok düşüktür. Çocuklarına yeteri kadar zaman ayırmazlar. Ruhsal durum ve okul başarısıyla ilgilenilmez. Bu tutumdaki anne babalar çocuklarına ne kural koyarlar ne de ödüllendirirler. Burada çocuk kendi varlığının önemsenmediğini düşünür. İlgisiz tutumun sonucunda çocuk; mutsuz, değersiz, yetersiz ve yalnız hisseder. Anne babasının rehberliğinden yoksun olduğu için yaşam için gerekli olan becerileri edinemez. Bu tip durumlarda yanlış arkadaşlıklar kurma, sigara alkol gibi zararlı alışkanlıklara başlama eğimi, kural tanımama ve yanlış davranışlara yönelme görülebilir. Gelecekte sosyal becerilerinde ve ilişkilerinde de sorunlar yaşayabilirler. Çünkü çocuk anne babasından, sosyal ilişkilerin nasıl olması gerektiğiyle ilgili bir yönlendirme görmediğinden ve model alabileceği bir ilişkileri olmadığından bocalayabilir. İlgisiz tutumun sonucunda anne-baba; çocuğun neler yaşadığını bilmez. Çocukla sağlıklı bir ilişki kuramaz. Çocukla ilişkisinde yetersizlik yaşar.


4. Dengesiz ve Kararsız Tutum

Anne-babanın arasında görüş ayrılığı olduğunda ya da anne-baba değişken davranışlar gösterdiğinde ortaya çıkan tutumdur. Kimi ailelerde disiplin yok değildir, ancak ne zaman uygulanacağı belirsizdir. Anne-babanın tutumu aşırı hoşgörü ve sert cezalandırma arasında gidip gelir, çocuk hangi davranışın nerede ve ne zaman istenmediğini önceden kestiremez. Dengesiz ve tutarsız tutumla yetişen çocuklar genellikle; kendi içinde çatışmalar yaşayıp, aileleriyle ilişkilerinde dengesiz olurlar. Büyüdüklerinde karşılarındaki insanlara zor güvenirler. Değer yargısı sistemlerinin oluşması zor olabilir. Karar vermekte güçlük yaşarlar. Nelerin doğru, nelerin yanlış olduğunu ve neleri yapıp, neleri yapmamaları gerektiğini öğrenemeyebilirler.

4.​ Demokratik / Yetkin Tutum: 

Ailelerin çocuklarına belirli limitler koydukları, çocuklarının kendi hatalarından sonuçlar çıkarmalarına ve öğrenmelerine izin verdikleri tutumlardır. Bu aileler koydukları kuralları çocukları ile paylaşırken kuralları neden koyduklarını da anlatırlar. Karşı gelen çocuklarını dinlerler ve karşılıklı fikir alış verişine önem verirler. Yetkin tutumda baskı ve taviz olmadan, güç çatışmasına girmeden sağlıklı ilişki kurulur. Yetkin tutumda ailedeki herkesin duygu ve düşünceleri dinlenir ve önemsenir. Dolayısıyla anne baba çocuğu dinler ve hem “hayır”ı hem “evet”i açıklar. Hayır dediğinde seçenekler sunar. Bu aileler otoriter aileler kadar sert olmamakla beraber koydukları kuralları saygı ve sevgi çerçevesinde uygularlar. Bu tutum için çocuğu kendine özgü bir birey-insan olarak kabul etmek, merak, girişkenlik ve birey olma güdülerine saygı göstermek, kendi ihtiyaçlarını bilip sorumluluk alabileceğine güvenmek gerekir. Böylece çocuk; sorun çözmeyi öğrenir. Düşünme becerisi artar. Kendine ve çevresine güvenir. Sorumluluk alır ve anne babasıyla karşılıklı ve yakın ilişki kurarak hem kendini anlatır hem de onları anlar.

Hangi tutum çocuklar için daha sağlıklı?

Yapılan birçok araştırmanın sonucunda demokratik aile tutumunun çocuklar için en ideal tutum olduğu gözlemlenmiştir. Demokratik ailenin sıcaklığı ama aynı zamanda da uyguladığı disiplin çocuklara hem kuralları öğretir hem de ailenin sevgisi içinde güvende olduklarını anlatır. Böylelikle çocuk yeni bir şey denemek istediği zaman aileden gelecek olan tepkilerden korkmaz, denemeye ve başarmaya açık olur.

Demokratik ve otoriter tutumlu aileler çocuklarına yüksek hedefler koymaları yönünden birbirlerine benzerler fakat otoriter ailelerin çocukları baskı yoluyla bu hedeflere ulaşmaya çalışırken demokratik ailelerin çocukları kendi istedikleri için başarıya giderler. Otoriter ailelere oranla demokratik ailelerin çocuklarında içsel motivasyon daha kolay sağlanabilir. Otoriter aileden gelen bir çocuk anne ve babasını utandırmamak ya da ceza almamak için ders çalışırken demokratik aileden gelen çocuk kendi başarısı için ders çalışabilir. Yaptığı şeyleri, uygulanan kuralları kendisi için uyguladığını bilen çocuk içsel motivasyon kazanır. Bu içsel motivasyon hayatı boyunca çocuğa yardım edecek ve sağlıklı bir birey olmasında ona yardımcı olacaktır.

Araştırmalar çok baskıcı ve kuralcı olan ailelerin çocuklarının birey olma yolunda zorlandıklarını gösteriyor. Aynı şekilde baskı altında yetişen ve her sorunu ailesi hemen çözen çocukların problem çözme becerileri de daha geç gelişiyor. Çok baskıcı ailelerin çocukları bir problem karşısında spontan olarak çözüme ulaşamıyorlar ki bu da özgüvende düşüklük yaratıyor.

İzin verici ve ihmalkâr tutum sergileyen ailelerin çocuklarında hem sosyal uyum ve davranış sorunları gözlemlenmiş hem de okul başarılarında düşüklük görülmüştür. Bunun yanında izin verici/hoşgörülü tutum sergileyen ailelerin çocuklarında davranış problemleri ve okul başarısında düşüklük görülse de bu çocukların yüksek öz saygısı, düşük depresyon oranı ve yüksek sosyal becerileri olduğu görülmekte.

Tutumlar hakkında birkaç öneri

• Sizin ruh haliniz ve çocuğunuzun ruh hali arasındaki ilişki üzerine düşünün. Acaba siz sinirli olunca o da sinirli oluyor mu?

• Koyduğunuz kuralların kolay anlaşılır olduğuna emin olun. Çocuklarınıza bu kuralları neden koyduğunuzu anlatın. Eşiniz ile kurallar konusunda aynı tutumda olun. Biriniz izin veriyorsanız diğeriniz de izin versin.

• Sizin de uymanız gereken bazı kurallar olduğunu çocuğunuza anlatın.

• Kurallara uyma konusunda çocuğunuza model olun. Evin içinde koyduğunuz kuralları beraber uygulamanız daha sonra çocuğunuzun bu kuralları tek başına da uygulamasına yardımcı olacak.

• Onun kurallar ve istekleri hakkında konuşmasına ve fikirlerini açıklamasına izin verin, onun fikirlerini saygıyla dinleyin. Bu konuşma sonucunda vardığınız kararları ona açıklayın ve kararınızdan dönmeyin. Sağlam ve mantıklı limitler çocuğunuzun öz-kontrolünü artıracaktır.

• Olumlu tutumlar sergileyin ve cezalardan uzak durun. Cezalar yerine olumlu davranışları güzel sözlerle ödüllendirin.

• Onu yüreklendirin, her zaman başarılarına odaklanın.

• Çocuğunuzu asla diğer çocuklarla karşılaştırmayın, herkesin özel olduğunu unutmayın.

 

Scroll to Top