Dünyaya gelen her bebek, onların iradeleri dışında onlara verilen cinsiyetten ve özeliklerinden bir haberdir. 3 yaşına kadar herkesi aynı görürler, erkek – kadın ayrımının farkında olamazlar, toplumsal cinsiyet rollerinin dışında davranabilirler. Hatta bu dönemlerde özellikle erkek bebeğe sahip ebeveynler, çocuğun bebekle oynamasını, annesinin makyaj eşyalarını karıştırmasını, hatta yalnızca annesinin hareketlerini taklit etme amacıyla onunla benzer davranışlarda bulunmasını garip karşılamaktadırlar. Unutulmamalıdır ki 3 yaşına kadar gelmiş her bebek çoğunlukla kendi bedeninin keşfiyle ilgilidir. Hatta zaman zaman bu keşif sırasında cinsel organına dokunmaktan zevk aldığını hissedebilir ve davranışı sürdürme eğiliminde olabilir. Bu durum biz yetişkinlerin dünyasındaki mastürbasyon kavramıyla uzaktan yakından ilgili değildir. Verilen aşırı tepkiler çocuğu korkutabilir ya da dikkat çekmek adına çocuk davranışı daha sık tekrarlayabilir. Her iki durumda da cinsellikle ilgili çarpıtılmış düşünce ve bilgi şemalarına sebep olunabilir. Bu tip durumlarda ailelere tek önerilen şey; durumu normal karşılamak, yaptığı davranışa dikkat çekmemek, eğer aşırıya kaçan davranışlar söz konusuysa çocuğa fark ettirmeden dikkatini başka bir şeye yöneltmektir.
3 yaş sonrasında bebekler, çevreden aldığı mesajlarla da farklı bir cinsiyetin farkına varırlar. Bilişsel gelişimi ilerlediğinden benzerlik ile farklılıkların farkına varırlar, keşif duyguları çevre ve başkaları üzerine yoğunlaşır. Bu dönemde birbirlerine kendi cinsel organlarını gösterebilirler, sorular sorabilirler. Bu dönemdeki aşırı ilgi, ebeveynleri endişelendirse de aslında tüm bu olanlar dünyayı tanımak ve anlamak için yapılan davranışlardan ibarettir. Geri bildirimlerde bulunmadan çocuğun sadece deneyimlemesine izin vermek, yapılacak en doğru şeylerden biridir. Aileler sabırlı olurlarsa zaten 4-5 yaşlarında, farklılıkları kavramanın getirdiği doğal bir duygu olan utanmayla bu tarz davranışlar sönmeye uğrayacaklardır. Böylece cinsiyet kavramı ve cinsel organlarla ilgili anne ve babalar çok fazla konuşarak bilgi vermeye ihtiyaç duymayacaklar; çocuklarda yaşlarının getirdiği bu doğal dönemi en sağlıklı şekilde atlatacaklardır.
Cinsel gelişim ve merak dönemleri bu şekilde seyrederken dil gelişimiyle beraber tabi ki anne ve babalara çocukları tarafından çok çeşitli sorular sorulmaktadır; “Pipi nedir?”, “Dudu nedir?”, “Sevişme nedir?”, “Ben nasıl oldum?” gibi. Öyle ki bu sorular kimi zaman yüz kızartıcı olabilmekte ve aileleri çaresizliğe düşürebilmektedir. Bu gibi durumlarda yapılması gerekenler ise şu şekilde sıralanabilir;